23 Ocak 2010 Cumartesi

Kuran'da İman Hakikatleri



Güneşi bir aydınlık, ayı bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona duraklar tespit eden O'dur. Allah, bunları ancak hak ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklamaktadır. Gerçekten, gece ile gündüzün ardarda gelişinde ve Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır.
(Yunus Suresi, 5-6)

İslam büyüklerinin "iman hakikatleri" ya da "hakaik-i imaniye" şeklinde ifade ettikleri konu, insanları imana yönelten, Allah'ın varlığına ve birliğine delil oluşturan, O'nun üstün kudret, ilim ve sanatını gözler önüne seren her türlü yaratılış gerçeğini, bilgiyi ve delili kapsar. "İman hakikati" kavramı, "imana götüren, imana vesile olan ve aynı zamanda imanın artmasını, gelişmesini ve pekişmesini sağlayan gerçekler" şeklinde de özetlenebilir.


İnsanlar Allah'ın Zatı'nı göremezler. Ancak O'nun varlığını, kudret ve bazı sıfatlarını, yaratmış olduğu varlıklara bakarak anlarlar. Her resmin kendi ressamını tanıtması gibi, canlı ve cansız varlıklar da kendilerini yaratmış olan Allah'ı bize tanıtırlar. İnsanın bunlar üzerinde düşünmesi ve yaratılış delillerine tanık olması gerekir. Nitekim Allah Kuran'da, deve, sivrisinek, arı, örümcek gibi çeşitli hayvanları, bitkileri, ağaçları, dağları, yerleri, gökleri birer iman hakikati, yani yaratılış mucizesi olarak örnek vermiştir. Bu gibi iman hakikatlerine dikkat çekilen ayetlerden bazıları şöyledir:


Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı? Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu? Yere; nasıl yayılıp-döşendi? (Gaşiye Suresi, 17-20)


Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rableri'nden gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkâr edenler ise, "Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?" derler. Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz. (Bakara Suresi, 26)


Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69)


Ayetlerde vurgulanan bu iman hakikatleri, konuları vicdanıyla düşünen her insan için, onu, Allah'ın varlığını kavramaya ve O'na yakınlaşmaya götüren çok önemli vesilelerdir.


Tabii ki iman hakikatleri sadece bu ayetlerdeki örneklerle sınırlı değildir. Çevremizde gördüğümüz -veya göremediğimiz- birçok varlık, vicdanıyla ve aklıyla bakan her insan için bir iman hakikati olma özelliği taşır. Örneğin bahçede yürüyen karınca, masada duran çiçek, sokaktaki veya evimizdeki kedi, köpek ya da kuş, vücudumuz, göklerdeki ve yerdeki düzen, yağmurun yağması, çevremizi sarıp bizi uzaydan gelen zararlı ışınlardan ve maddelerden koruyan atmosfer ile bunlar gibi daha niceleri Allah'ı tanımak isteyen her insan için birer iman hakikatidir. Dev bir yıldızın hayatı, büyük bir iman delili olabileceği gibi vücudumuzun herhangi bir organı da imana yönelten bir hakikat olabilir.


Hayatı boyunca etrafında gördüğü veya duyduğu herşeyde Allah'ın ayetlerini fark edip bunlar üzerinde düşünmek mümin için büyük bir sorumluluktur. Vicdan sahibi her insan bunun bilincindedir. Ve Allah'ın yarattığı milyonlarca canlının, kusursuzca yayıp döşediği yeryüzü ve uçsuz bucaksız göklerin arasında yaşarken, bunları düşünmez, gaflet içinde hayatını sürdürürse bu davranışının hesabını veremeyeceğini bilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder